Yeraltındaki kaynağa ulaşarak suyun yeryüzüne çıkarılmasını sağlayan sondaj işleminde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri kaynağın tespitidir. Her sondaj işlemi, belirli bir prosedür ile işlerken mutlaka uzmanlık gerektirmektedir. Su kuyusu açma işlemi sırasında direkt olarak kaynağa ulaşılamadığında emek ve maliyet zararı ile karşı karşıya kalınabilmektedir.
Sondaj işleminde doğru noktayı bulabilmek için detektörler kullanılmaktadır. Bu detektörler, yeraltını tarayarak su kaynağını ve seviyesini tespit edebilmektedir. Yer altı su seviyesinin uygun olduğu noktalara sondaj vurulabilmektedir.
Her sondaj emek ve maliyet gerektiğinden tespitin doğru yapılması çok önemlidir. Arazide su tespiti için kullanılan detektörler, büyük oranda doğru sonuçlar vermektedir. Jeofizik mühendisleri, bu cihazları kullanarak ve toprağın geçirgenlik oranını değerlendirerek su kaynağının varlığı ve büyüklüğü konusunda çıkarımlar oluşturabilmektedir. Toprak altında bulunan yapıların incelenmesi sonucunda yüksek elektrik geçirgenliği tespit edilir ise su varlığı neredeyse kesinleşmektedir.
Yer altı suyunun seviyesi, birçok farklı etmene bağlı olarak değişebilmektedir. Su seviyesinin tespiti için arazi incelemesinin tamamlanması gerekmektedir. Ayrıca su seviyesinin yer altına çekilmesi gibi durumlarla karşılaşıldığından bu konuda farklılıklar görülebilmektedir. Sondaj açma işlemi, derinliklerine göre dört ayrı şekilde yapılabilmektedir. Arazi şartlarına göre 10 metreden 4000 metreye kadar sondaj açılabilmektedir. Fakat bu işlemlerin maliyeti değişmektedir.
Yer altı suları, akifer olarak adlandırılan kayaç ortamlarda bulunmaktadır. Akifer ortamlar, yer altı suyunu tutmakta ve iletilmesini sağlamaktadır. Bu kayaç ortamının içerisinde bulunan boşluklar, suyun serbest bir şekilde hareket edebilmesini sağlamakta ve akışa izin vermektedir.
Yer altı suları, içme sularından farklı olarak kimyasal bileşimlerinde bazı elementler bulundurmaktadır. Silisyum, azot, kükürt, demir, sodyum klorür, kalsiyum sülfat, karbonat ve kalsiyum gibi elementler, arazi şartlarına ve kayaç türüne bağlı olarak yer altı suyunun içerisinde yer alabilmektedir.
Yer altı suları aynı zamanda kendisine has fiziksel özelliklere sahiptir. Bu suların seviye değişmeleri, basınçları, akış hızları ve sıcaklıkları değişebilmektedir. Yer üstü suları gibi saf bir yapıya sahip olmayan yer altı suları, kimyasal ve fiziksel özellikleri ile farklılaşabilmektedir.
Sondaj işlemi öncesinde suyun varlığını ve miktarını tespit edebilmek için öncelikle bölge hakkında bilgi sahibi olunmalı ve inceleme yapılmalıdır. Sondajın yapılacağı bölgede yer alan su kuyuları, yeni kuyu için fikir sahibi olunmasına yardımcı olabilmektedir. Arazide su tespitini güçlendiren en önemli detay, kum veya çakıl katmanlarında kil tabakasının varlığıdır. Ayrıca toprak yüzeyinde ağaç ve yeşil bitki örtüsünün bulunması, kurak bir yüzeye kıyasla su olma ihtimalini güçlendirmektedir.
Arazide su tespiti sağlayan bir diğer önemli unsur, bölgede tuz gibi çeşitli minerallere rastlanmasıdır. Yer altı suları zaman içerisinde buharlaşabildiğinde zeminde tuz veya diğer minerallerin kalıntıları bulunabilmektedir.
Arazide su tespiti için mutlaka uzman desteğine başvurulmalıdır. Yer altı su kaynağını işaret eden bazı ipuçları bulunsa da en doğru sonuca yüksek teknolojik cihazlar ile ulaşılmaktadır. Alanında uzman kişilerden oluşan sondaj ekipleri, detektör yardımı ile alandaki su kaynağı hakkında bilgiler sunabilmektedir.